Veri Hayırseverliği, özel şirketlerin topladıkları dijital verileri kamu yararına güvenli bir şekilde kullanmaları için yenilikçi, görünür ve doğrudan bir yöntem sunuyor.
Günde 294 milyar e-postanın gönderildiği ve dakikada yaklaşık 3,8 milyon internet sorgulaması yapıldığı bir dünyada verinin önemini, gücünü ve değerini tartışmanın bir anlamı yok. Dünyada her gün 2,5 kentilyon (2.500.000.000.000.000.000) bit veri üretiliyor. IBM Marketing Cloud’un 2016 yılında hesapladığına göre bu sayı var olan verilerin yüzde 90’ının son iki yılda üretilmiş olduğu anlamına da geliyor.
Bu verilerin önemli bir kısmı blog yazıları, sosyal medya postları ve forumlarda paylaşılan bilgiler gibi kullanıcıların ürettiği içerikler. Bunun yanı sıra şirketler de müşterilerini anlamak, yeni pazarlar belirlemek ve yatırım kararları almak için veri madenciliği yapıyorlar. Buna “kitlesel pasif veri” veya “veri egzozu” deniyor.

Veri hayırseverliği, özel şirketlerin topladıkları böyle verileri kamu yararına güvenli bir şekilde kullanmaları için yenilikçi, görünür ve doğrudan bir yöntem sunuyor. Yerel sorunların çözümü için nakit bağışlarda bulunmak, ayni yardımlar yapmak veya sivil toplum kuruluşlarına verilen operasyonel destek gibi veri hayırseverliği de şirketlerin kaynaklarını içinde bulundukları topluluklar yararına kullanma ve sosyal sorumluluk sahibi olduklarını gösterme fırsatı veriyor. Bir şirketin verileri kamu yararı gözetilerek yeniden ve amaca uygun şekilde yorumlandığında toplumsal sorunların çözümünde, daha iyi karar almada ya da uygulamanın geliştirilmesinde kullanılabiliyor.
Dünyada savunmaya muhtaç toplulukların korunması için eyleme yönelik daha fazla bilgiye ihtiyaç olduğu kesin. Bunu gören Birleşmiş Milletler 2009 yılında Global Pulse (Küresel Nabız) girişimini başlattı. Bu grup geçen 10 yılı aşkın süre içinde yenilikçi ortaklardan oluşan geniş bir ağ kurdu. Bu ağ, yeni veri kaynaklarıyla farklı deneyler yapıyor ve işe yararlığı kanıtlanmış çözümlerin kapsamını genişletmeye çalışıyor.
Örneğin Global Pulse, Meksika’da meydana gelen bir kasırganın kıyıdaki topluluklar üzerindeki etkisini ölçmek ve ne hızla normale döndüklerini izlemek üzere bankamatik kartı işlem verileriyle çalıştı. Uganda’da cep telefonu hesabı üzerinden yapılan harcamalar kullanılarak yoksulluğun ölçülmesine yönelik son derece doğru tahminler yapılırken, aynı zamanda mobil abonelerin hareketleri takip edilerek kızamık salgınının yayılma hızı ve yönü başarıyla öngörüldü. Libya açıklarındaki gemilerin hareketlerine derin öğrenme algoritmaları uygulanarak göçmen kurtarma çalışmalarının yeri tespit edildi ve mültecilerin karaya nerelerden çıkabilecekleri öngörüldü.

Bir şirketin hayır amacıyla verilerini kullanıma açmasının tek sebebi sosyal sorumluluklarını yerine getirme niyeti olmak zorunda değil. Çoğu şirket hayırseverlik girişimleri ile temel iş faaliyetlerini paralel bir çizgiye oturtmak için çaba gösteriyor. Veri hayırseverliği işte bu noktada aranılan bağı kuruyor. Şirketler, topladıkları verileri kendi operasyonlarının bir yan ürünü olarak da hayırseverlik için kullanabilir, bu şekilde kâr arama ve hayırseverlik hedefleri arasında bir paralellik kurabilirler.
Örneğin Kenya’nın en büyük mobil hizmet sağlayıcısı Safaricom bir yıllık verisini anonimleştirerek, ülkedeki sıtma salgınının haritasının çıkartılmasına katkıda bulundu. Orijinal veri özel şirket kullanımı için toplanmış olsa da, şirket elindeki bu verilerin sıtma salgınına yönelik bilgi açığının kapanmasındaki potansiyel faydasını görmüştü. Harvard Üniversitesi’nden araştırmacılarla çalışan Safaricom, göç hareketlerinin salgının yayılmasına nasıl etki ettiğini ortaya çıkardı. Bu da doğrudan Safaricom’un kendi sosyal medya hesaplarında ve Harvard Business Review ve Medium dahil olmak üzere başka yayınlarda olumlu medya ilgisine dönüştü. Bir başka başarılı örnek de ABD’li enformasyon, veri ve ölçüm şirketi Nielsen.
Şirket ABD’de gıda güvensizliği ile mücadele etmek amacıyla 2010 yılından beri bireysel gıda alışverişi verilerini Feeding America (Amerika’yı Beslemek) adlı sivil toplum örgütüyle paylaşıyor. Nielsen Cares (Nielsen Umursuyor) adını verdiği hayırseverlik girişimi aracılığıyla Feeding America’nın ABD’nin bütün eyaletlerinde gıda güvensizliğinin anahtar göstergelerini görselleştiren etkileşimli bir harita oluşturmasına yardım etti. Böylece Nielsen düzenli iş faaliyetinin bir parçası olarak toplanan kaynağı, milyonlarca ABD vatandaşının karşılaştığı bir sorunun çözümünde kullanarak hem doğrudan halka fayda sağladı hem de verilerinin değer algısını artırdı. Öte yandan, verilerin kamu yararına kullanımını sadece hayırseverlikle sınırlamak da vizyonsuz bir yaklaşım olabilir.

Kamu sektörü pazarları için geliştirilen elle tutulur projelerle kamu yararına hizmet üretmenin sayısız yolu olabilir; örneğin insanların şehir içinde nasıl hareket ettiğini görerek ulaştırma sistemlerini geliştirebilir, turizm dinamiklerini değerlendirebilir, yeni okul ve hastanelerin nerelere yapılacağını belirleyebilir veya hava kirliliğinin getireceği sağlık sorunlarını öngörebiliriz
Çoğu şirket hayırseverlik girişimleri ile temel iş faaliyetlerini paralel bir çizgiye oturtmak için çaba gösteriyor. Veri hayırseverliği işte bu noktada aranılan bağı kuruyor