Doğanın ritmik, büyüleyici, kucaklayıcı ve yatıştırıcı etkisi… Toprak, gökyüzü, ağaçlar, yapraklar ve tamamen kendimizi yansıtmamıza izin veren sessizliğin o kokusu. Doğa, özgürlük arzusuyla yanan kalplerimizi ısıtır ve bizler de aslında ne giyiyorsak oyuzdur. Gerçek zarafet ise her zaman kendimiz olmaktan ibarettir. İster şehir hayatında karşılaştığımız yepyeni zorluklar ister kendi içsel yolculuğumuzu bulmak için çıktığımız orman yürüyüşleri olsun, bu “kendimiz olmak” düşüncesi, Stefano Ricci’nin Sonbahar-Kış 2021/2022 Koleksiyonu’nun çıkış noktasını oluşturuyor. Bu bakış açısı aynı zamanda markanın kapılarını ilk kez açtığı ve küçük bir cennet olarak tanımlayabileceğimiz Mugello’daki Poggio ai Sgugi mülkünde tanıtıldı. Burası, doğanın hâkim olduğu bir tepenin üzerinde konuşlanıyor. Tıpkı koleksiyonun temasında olduğu gibi…
Bu özel koleksiyonun renk paleti sayesinde doğayla iletişim kurduğunuzu hissediyorsunuz: Meşe, maun, hintkeneviri, hardal, Güneş’in kavurduğu yapraklar ve pembe rengin dokunuşları; ardından devreye giren meşhur Ricci Mavisi ve mikro çivilerle bezeli kaşmir bir montun parlak siyahı… Yıldızlı bir gökyüzünü anımsatıyor değil mi? Koleksiyondaki tüm bu doğal tonlar ve şık desenler bolca terzi işi dokunuşlarla tamamlanıyor. Ultra hafif kaşmirden eşofman takımları nötr tonlarda sunulurken iki düğmeli ceketler, pamuklu gömlekler, büzgü ipli pantolonlar, hafif yünlü kazaklar ile kaşmir ve vikunya karışımı kapüşonlu ceketler koleksiyonun öne çıkan parçaları arasında yer alıyor. Stefano Ricci tarafından tasarlanan motifli ipek astarlar ise şıklığı tamamlıyor.
Kreatif Direktör Filippo Ricci, “Doğanın ritmini dinledik” diyor. “Kestane ağaçlarının, asırlık meşe ağaçlarının, yaprakların ve doğanın gölgelerinin, renklerinin bize rehberlik etmesine izin verdik. Stefano Ricci erkeği varlığının en mahrem ve derin değerlerini yeniden keşfediyor. Bu yolculuğun duygusuna yeni bir bakış açısı eklemek için, Stefano Ricci erkeğinin yorumunu yetenekli genç fotoğrafçı Nima Benati’ye emanet etmeye karar verdik. Dolayısıyla Stefano Ricci erkeği şimdi ilk kez kadınsı bir bakış açısıyla objektife yansıyor.”
Stefano Ricci’nin “İnsan ve Doğa” başlıklı koleksiyon teması, aynı zamanda George Perkins Marsh’ın 19. yüzyılda çevreyi savunmak için başlattığı mesaja dolaylı bir saygı duruşu niteliğinde. İtalyan birleşmesi sırasında yarımadaya gönderilen Amerikan büyükelçisi Marsh, ülkenin başkentinin Torino’dan Floransa’ya ve nihayet Roma’ya geçişini gözlemleme şansına sahip olmuştu. 1864’te New York’ta yayınlanan Man and Nature adlı kitabı, Charles Darwin gibi en önemli araştırmacıların çalışmaları için emsal de oluşturmuştu.